Atlas Tarih'in Ağustos 2012 sayısında yer alan yazımdan tadımlık bir bölüm:
İKİ ÖNEMLİ KLİŞEHANE: ALAEDDİN VE KENAN KLİŞE ATÖLYELERİ
Cumhuriyet yıllarının klişecilik sanatının iki önemli ismi olarak Alâeddin ve Kenan beyler öne çıkar. Matbaacılık tarihimizde de önemli bir yeri olan Alâeddin [Kıral] Bey 1894 İstanbul doğumludur. Lise tahsilinden sonra İsviçre’ye elektrik mühendisliği için giden Alaeddin Bey, dönüşünde Kenan Beyle [Dinçman] birlikte bir klişe atölyesi kurar: Alaeddin Kıral Klişe ve Matbaası.
Bu ilk dönemlerde Alâeddin Klişehanesi’nde çalışan ve sonradan kendi adına klişehane kuracak olan Mazhar Apa, anılarını şöyle aktarır: “Yapılan resim ve karikatürlerin klişelerini gördükçe bende klişeciliği öğrenme hevesi uyandı. Hattat Hâmit beyin delâletiyle Alâeddin (Kıral) Klişehanesi’ne girdim. Beni klişe camı bölümünün ustası olan Kenan Beyin (Dinçman) yanına verdiler. Klişe camı, herhangi bir pencere camının kendi yaptığımız kolodyumla kaplanması ve nitrat darjan eriyiğinde muamelesinin tamamlanmasından sonra elde edilebilirdi. Karanlık odada yapılan bu işlerde başarılı olmak epeyce güçtü. Hassas ve kusursuz bir cam hazırlamak için bir saat çalışmak gerekirdi. Şimdiki klişehanelerde çalışan yeni kuşaklar böyle uzun deneyimlerle elde edilen camla işin fotoğrafının çekildiğini bilmezler. Bugün bir fotoğraf filmi kutusunun kapağını açmak yetiyor.”
Klişeciliğe Alaeddin Kıral’la birlikte başlayan Kenan Dinçman ise 1928 yılında kurulan Akşam Gazetesi Klişehanesi’nin başına geçer, daha sonraki yıllarda da kendi atölyesini kurar. Cağaloğlu Narlıbahçe Sokağı 19 numarada bulunan ve Kenan Klişe Fabrikası adını taşıyan bu kuruluş, 1955 yılında verdiği ilanlarda kendini şöyle tanıtıyor: “Çinko, pirinç ve bakır üzerine renkli ve renksiz klişeler, mücellitler için pirinç kalıplar en kısa bir zamanda hazırlanır. Müessesemiz, aynı zamanda gazeteler için en kuvvetli gece servisine mâlik bulunmaktadır. Taşra siparişleri günü gününe gönderilir.”
Klişecilik matbaa teknolojisinin gelişmesi sonucu giderek kolaylaştı. Zor kimyasal koşullar ortadan kalktı ve klişe sanatı bu işleri yapan makinelere devredildi. Ardından ofset matbaacılığın piyasaya egemen olmasıyla da tarih kitaplarında (sınırlı bir şekilde gofre ve folyo işlerde kullanılması dışında) “eski bir zanaat” olarak yerini aldı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder