19 Temmuz 2009 Pazar

TOPLUMSAL TARİH dergisinden


ADALAR REVÜSÜ
Adalar Müzesi’nin kuruluş çalışmaları sürmekte. Ağustos ayında Büyükada Adaevi’nde yapılan çalışmaları anlatan bir de sergi açılacak. Bu vesileyle bundan tam 75 yıl önce “Adaları Güzelleştirme Cemiyeti” tarafından Ekrem ve Cemal Reşit Rey kardeşlere ısmarlanan bir revüyü tanıtmak istedik. 1934 yazı, Şehir Tiyatrosu sanatçıları tarafından oynanan bu şenlikli “Adalar Revüsü” ile daha keyifli geçmişti.

Yıl 1934. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun ana mekanı Tepebaşı’ndaki tiyatro binasıdır. Hemen yanında Tepebaşı Belediye Bahçesi, bu bahçenin yazlık sahnesi ve az ilerde de Pera Palas’ın hemen yanıbaşında bir Gardenbar yer almakta. Bu mekanları uzun yıllardır işleten İstanbul’un ünlü emprezaryoları Lehman ve Arditi efendilerin kontratları sona ermişitir. Belediye Başkanı Muhittin Bey de bu iki yerin mukavelesini yenilemez.

Vasfi Rıza Zobu anlatıyor devamını: “Maaşlarımız kıt kanaat. Onlara zam yapacak takat Belediyede yok. Bahçe ile Gardenbarın Belediyeye temin edeceği kira devede kulak. ‘Bu iki yer Şehir Tiyatrosu sanatçılarına tahsis edilirse, onlar bir kooperatif kurar işletirlerse, maddi menfaat temin ederler de geçimlerine medar olur,’ diye düşünmüşler. Biz de bu teklifi piyango vurmuş insanlar gibi sevinçle karşıladık."

Bir idare heyeti kurulursa da, sonunda işler Muhsin Ertuğrul ile Emin Beliğ’in sırtına kalır. Bahçenin açılışı 14 Haziran 1934 tarihinde cazbant ile yapılır. Halk bahçeyi doldurmakta, cazbant çalmakta ve ortadaki pistte sabahlara kadar dans edilmektedir.

Yine Vasfi Rıza’ya başvuralım: “Büyükada’da Adaları Güzelleştirme Cemiyeti" ismiyle bir dernek kurulmuş. Kendilerine gelir sağlamak için, Ekrem Reşit’le mutabık kalmışlar. O, bir ‘Adalar Revüsü’ yazmış. Bunu da Cemal Reşit bestelemiş. Bizimkilerle de anlaşmışlar. Yat Kulüp’ün bahçesinde yapılan bir sahnede oynanacak. Hastalık bahane ederek katılmak istemedim bu cümbüşe. Olmadı; mecbur kaldım. 12 Temmuz gecesi oynadık. Tuttu, beğenildi. Durur muyuz, kooperatifimiz var! Tepebaşı bahçesi bizim. Revüyü oynamaya müsait koca bir sahnesi mevcut. Ada’daki muvaffakiyetten bir hafta sonra, kendi hesabımıza Tepebaşı’nda bu revüye başladık. Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar akşamları oynuyoruz. Diğer akşamlar yine cazbant çamıyor, halk oynuyor.”

“Adalar Revüsü” hakkındaki bilgilerimiz yakın bir zaman kadar bu kadardı. Ama kısa bir süre önce elimize geçen revünün broşürü sayesinde artık daha fazla bilgi sahibiyiz. Artık “Adalar Revüsü” adlı bu kitapçığın sayfalarını açabiliriz.

36 sayfalık broşürümüz4, o yılların pek ünlü isimleri olan Ekrem ve Cemal Reşit Rey’in kaleme aldığı bir sunuşla başlıyor. Sanatçılar “sevgili okurlarını” önce revü konusunda aydınlatıyorlar:

“Bizden bir rövü [o zamanlar revü değil rövü deniyormuş] istenildiği zaman hem memnun olduk, hem de endişelere kapıldık. Sebebi bizde henüz revü oynanmamasıdır. ‘Üç Saat’ veya ‘Lüküs Hayat’a rövü diyen olduysa yanılmıştır, zira bu iki operette baştan sona kadar tek bir mevzu serdedilmiş, inkişaf ettirilmiş ve temsilin sonunda neticelendirilmiştir. Halbuki rövüde tek bir mevzu yoktur. Rövü muhtelif ve birbirile hiç bir alâkası olmayan birçok mevzudan ibaret bir temsildir. Bu mevzular kâh eğlenceli, kâh acıklı olur...

Esasen rövünün iki şekli vardır. Birinde dekora, kostüme, dansa zerre kadar ehemmiyet verilmeksizin mizaha istinat edilir, Paris’te ‘Chansonniers’lerin küçücük tiyatrolarında olduğu gibi. Bu şekil rövüye ‘revue satirique’ denir. Diğeri de ‘Casino de Paris’, ‘Folies Bergeres’ vesaire ‘müzik hol’de oynanan rövüdür ki, bunda yalnız dekorlara, kostümlere, danslara, renklere, ışıklara ehemmiyet verilir.

Biz de bu ‘Ada Rövüsü’nde rövünün bu iki şeklinden hariç kalmak mecburiyetinde bulunduk, daha doğrusu ikisine de hafifçe temas etmekle iktifa ettik.”
Rey kardeşler daha sonra bunun bir ilk tecrübe olduğunu, ama “zerre kadar korkuları olmadığını”, zira revü “Şehir Tiyatrosu’nun büyük ve kıymetli sanatkârları tarafından” oynanacağı için gönüllerinin ferah olduğunu söylerler.
Broşürün bundan sonraki 18 sayfası sanatçıların vesikalık fotoğrafları ile doludur. Ama hemen ardından revüde yer alan “Büyükada”, “Hayırsız Adalar”, “Ah sevgilim”, “Balon”, Ah laternamu!” şarkılarının söz ve notaları yer almakta. En sonda da revünün sahneleri ve oyuncuları sıralanmakta.

Revünün sahnelerini ve bu sahnelerde kullanıldığını düşündüğümüz şarkı sözlerinden alıntıları aşağıya aktarıyorum:

1. Neş’e – Zinet

(Oyuncular: Zinet: Zehra [Bilir ?] hanım, Neş’e: Hüseyin Kemal [Gürmen] bey)

2. Güzel Adalar
(Kınalıada: Şevkiye [May] hanım, Heybeliada: Feriha [Tevfik] hanım, Burgazada: Cahide [Sonku] hanım, Büyükada: Semiha [Berksoy] hanım)

3. Hayırsız Adalar
(Sivriada: Hazım [Körmükçü] bey, Yassıada: Vasfi Rıza [Zobu] bey)

Bundan önceki bölümde “güzel adalar” tek tek kendilerini tanıtırlar. Bunların arasına alınmayan “hayırsız adalar” da bir yakınma şarkısı söylerler:
Alem zevkde sefada!/ Bizler kaldık ortada/ Davet olmuş her ada!/ Bize yer yok burada!/ Yok muyuz biz sırada!/ Değil miyiz biz ada!/ Gözümüz yok parada!/ Olalım bir arada!

4. Deli Aşık
(Deli Aşık: Galip [Arcan] bey)

5. Şetaret Bacı isyan ediyor
(Şetaret Bacı: Behzat [Butak] bey)

6. Tarzı Talâkki
(Hoşgören Bey: Emin Beliğ [Belli] bey, Başgarson: Sami [Ayanoğlu] bey, Mahdum: R. Kemal [Arduman] bey, Zirzop Bey:Muammer Ruşen [Karaca] bey, Vahden Bey: Mahmut [Moralı] bey, Kaynana: Halide [Pişkin] hanım, Gelin: Cahide [Sonku] hanım.)

7. Ah Sevgilim (Tango)
(Birinci hanım: Feriha [Tevfik] hanım, İkinci hanım: Semiha [Berksoy] hanım)
Hüzünlü bir tangoyu belli ki bir düet biçiminde söylüyorlar:

Sessiz, hazin bir bahçede, bir gül açtı,
Gül,yaz bitti!... Aşıkların yazla kaçtı!...

8. Misafirler
(Evdoksiya: Şaziye [Moral] hanım, Öripidi: Hazım [Körmükçü] bey)
Revünün belki de ilginç şarkısı olan “Ah Laternamu!”, Yunanistan’a göç sonucu gitmiş olan İstanbullu Rumların, Büyükada’yı ziyaretlerini anlatıyor:

Biz Atina’dan geldik burada/ İsteriz görmek su Büyükada/
Pire’den bindik güzel vapurda/ Doğrudan geldik simdicik
burda/ Biz zok severiz, kale, Türkyada/ Yok Türkya gibi baska
dünyada/ Ma yazık oldu, oldu zok fena/ Kalmamıs burda bizim
laterna!

Ah pateramu, ah pateramu/ Nerede gitti, ah laternamu/
Ah kaymenimu, ah kardiyamu/ Pu ise, kale, ah laternamu!

Zok güzel her sey, poli oreya/ Biz keyif izin geldik buraya/
Yalnız eğlenze, baska yok dulya/ Ti na kamome boyledir
dunya/ Var sizde her sey, süslü madama/ Var kibar beyler,
hepsi var ama/ Ma yazık oldu, oldu zok fena/ Kalmamis
burda bizim laterna!

9. Deniz Canavarı
(Şair balıkçı: Talat [Artamel] bey, Tonton: Vasfi Rıza [Zobu] bey, Zirzop: Muammer [Karaca] bey, Şişman bey: Sait [Köknar] bey, Canavar: Feriha [Tevfik] hanım, Rabıtalı hanım: Şaziye [Moral] hanım, Kaynana: Halide [Pişkin] hanım, Rüstem: Hazım [Körmükçü] bey, Çocuk: Ferih [Egemen] bey.

10. Balon!
(Baloncu kız: Şevkiye [May] hanım, Baloncu delikanlı: Muammer [Karaca] bey.)
“Balon” şarkısında, Şevkiye May’ın söylediğini düşünürsek, biraz erotik çağrışımları da olan sözler bulabiliriz:

Balonlarım pek iridir/ Halis yerli balonları!
Balonlarım taş gibidir/ Hele tutun bir onları!

11. Güneş Banyosu
(Şık bey: Muammer [Karaca] bey, 2. Küçük hanım: Nezihe [Becerikli] hanım, Haremi: Şayeste [Ayanoğlu] hanım, 1. Küçük hanım: Saniye hanım, Delikanlı: R. Kemal [Arduman] bey.

12. Sporlar
(Tenis: Muammer Ruşen [Karaca] bey, Futbol: Şevkiye [May] hanım, Yüzme: Hüseyin Kemal [Gürmen] bey.)
Anlaşılacağı üzere bu bölümde spor kollarını kişileştirmişler! İşin ilginç yanı futbolu bir kadının, Şevkiye May’ın canlandırması...

13. Doktör Mabüz
1933’de Fritz Lang’ın çektiği Dr. Mabuse filmi herhalde İstanbul’da gösterilmeye başlanmıştı. Bu popülariteden yararlanılarak yazılmış bir skeç olduğunu sanıyorum.
(Dr. Mabüz: İ. Galip [Arcan] bey, Teddy: N. Mahfi [Ayral] bey, Hasta 1: Behzat [Butak] bey, Hasta 3: Necla [Sertel ?] hanım,Dorothy: Feriha [Tevfik] hanım, Aşık: Hazım [Körmükçü] bey,
Hasta 2: Mahmut [Moralı] bey.)

14. Final.... Büyükada!
Oyunun sonunda herhalde hep birlikte sahneye çıkıldığı için rol dağıtımı yazılmamış. Broşürde yer alan “Büyükada Şarkısı”nın da burada söylenmiş olması ihtimal dahilinde...

Adaların birincisi/ Marmara’nın bir incisi/ Büyük Ada!
Bir köşesi kalbimizin/ Sevgilisi hepimizin/ Büyük Ada!
Sana dünya olsun feda/ Büyük Ada!/ Büyük Ada!

“Adalar Revüsü” broşürü kurulacak olan Adalar Müzesi’ne bağışlanacak elbette. Belki bir panoda yer alacak sayfalarının yanında, kulaklı bir dinleme aleti de yer alır. Düğmesine bastığımız belki de Semiha Berksoy’un sesinden Büyükada şarkısını dinlememiz bile mümkün olabilir... Kimbilir...

Hiç yorum yok: