9 Kasım 2008 Pazar

MÜZİK YAZILARI


SCREAMING JAY HAWKINS
"Rock'n Roll'un Palyaço Prensi"
Evet, I Put A Spell On You şarkısını yazan adam bu... Çılgın, yüz suratlı, vahşi adam. Rock'n'roll'un palyaço prensi, karanlıkların şövalyesi, Voodoo Guru'su (The Guru of Voodoo). İlginizi çekmeye başladı mı?

Hawkins eskiden boksörmüş. Sahne şovlarında sık başvurduğu ayak oyunlarını ringlerden taşımış belli ki. Albüm kapaklarında boynunda yapma bir yılan, burnunda kemikler, bir elinde asa, diğerinde ise kuru kafa ile görürüz onu. Üstünde Afrika desenli, kitch sahne giysileri. "Ben şarkı söylemem, onları bozarım. Sahnede mümkün olmayan şeyleri yapmaya çalışırım. Bundan da hep iyi sonuçlar alırım," diyor. Adamımızın sahne şovlarından etkilenen isimlerin başında Arthur Brown, Lord Sutch, heavy metalin baba isimleri Alice Copeer, Ozzy Osborne (Black Sabbath) olduğunu biliyoruz. Ayrıca funk müziğin gurusu George Clinton ve diğer flaş ismi Bootsy Collins, Hawkins'in sahne performansları ve giyiminden ciddi biçimde feyz almışlar. Bir yerlerde yazmıyor ama Sly Stone ve James Brown da şu ya da bu kadar Hawkins'den etkilenmişlerdir diye düşünmeden edemedim...

Bu çılgın adam garip şarkılar uzmanı. Hawkins parçalarına Alligator Wine, Mosquito Pay, yani timsah şarabı, sivrisinek pastası gibi garip isimler koyar zaman zaman. Bu konuda şöyle diyor: “Eczanelere giderim. Orada doğal ilaçlara bakarım, isimlerini incelerim. Etnik restoranlara gider, menüleri alırım. Sonra önüme koyar, ilginç isimler bulmak için bunları kullanırım.” “What That Is?” albümünde ise acıları anlatıyor. Yorgunluk, yalnızlık, aşk, aldatılmak, hayal kırıklığı, dinsel acılar, mide fesadı, deri yüzülmesi ve hatta kabızlık. " Constipation Blues/ Kabızlık Bluesu şarkısının öyküsü ise şöyle. Hawkins, hayatında hiç kabızlık çekmemiş aslında. En acı verici durumlardan biri olduğunu düşündüğü işbu kabızlık olayını daha iyi anlatabilmek için beş saat kadar, çok afedersiniz tuvalette oturmuş ve sonuçsuz bir şekilde ıkınmış, ıkınmış. Böylece kabızlığın yarattığı her acı anını da fiilen yaşamış. Bir yandan da tuvalet kağıdına notlar almış. Sonra bunları müziğe dökmüş.

Screaming Jay Hawkins 2000 yılında yetmiş yaşlarında iken öldüğünde arkasında inanılmaz bir efsane daha bıraktı. En az 75 çocuğu olduğu söyleniyordu. Bu muhtemel çocuklar birbirini bulmaya çalıştılar. 57’sine ulaşıldığı bir yerlerde yazıyor. Hatta bir de belgesel çekilmiş bu konuda: 57 Screaming Kids! Daha sonra ipin ucunu bıraktım. Belli ki adam hiç durmadan çalışmış da çalışmış! Onu görmek isterseniz Jim Jarmush’un "Mystery Train"ini seyredin. Evet otelin resepsiyonunda suratında bir tek hat oynamadan duran, az ve öz konuşan (ki bu durumun Hawkins’in oynak ve geveze üslubunun tam tersi olduğunu da ekleyelim) kaytan bıyıklı siyah adam bizzat kendisidir.

Bu yazı bu ay çıkan Bant dergisinin 50. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: