20 Ocak 2008 Pazar

PAZAR YAZILARI


GENÇ OYUNCULAR YAŞLANDI MI?
Bundan 50 yıl kadar önce. Ben bir ilkokul öğrencisiyim. Babam Şeker Fabrikaları’nda çalışıyor. Yazları da haliyle Erdek’teki Şeker Kampı’na gidiyoruz. O günün ilkel koşullarında Ankara’dan otobüse biniyor, Bursa’da bir gece kalıyor. sonra Bandırma’ya geçiyoruz. Çiğbörekler yendikten sonra dolmuşlara biniliyor Erdek’e gidiliyor...

Erdek’te kamp var, deniz var, arkadaşlar var... Ama bir başka şeyler de olmakta... Erdek Şenliği diye bir etkinlik var meselâ. Şenlikler tarihimizin temel taşlarından biri bu, ama o yaşımda bunun nasıl farkında varacağım ki? Kamp kasabanın biraz uzağında olduğundan neler yapıldığını önce pek anlamıyoruz. Ama birileri beni alıp tiyatro yapılan yere götürüyor. Sonradan ipuçlarını kovalayarak, seyrettiğim oyunun Genç Oyuncular’ın sahnelediği Ayyar Hamza olduğunu anlıyacağım. Yani adlarını bilmesem de Genç Oyuncular’la ta başlangıçtan beri bir tanışıklığım var...

Yıllar yıllar sonra tiyatro okumaya karar verince, kuzenim Levent Yılmaz içlerinde olduğu için Dostlar Tiyatrosu’yla tanışıyorum. Hatta lisans tezimi onların oynadığı bir oyuna (Alpagut Olayı) asistanlık ederek yapıyorum. Genco Erkal, Mehmet Akan, Arif Erkin ve çevrelerindeki birçok tiyatrocunun sohbetlerinde Genç Oyuncular’dan söz ediliyor. Hemen hemen hepsi bu amatör toplulukla tiyatroya başlamış. Belki de bütün zamanların en kaliteli amatör tiyatrosu bu... Bir arkadaşımın tezi için, (artık aramızda olmayan) Mehmet Akan’dan kaynaklar alıyorum. Eski defterler, broşürler, fotoğraflar... Müthiş bir olayla karşı karşıya olduğumu anlıyorum. Bu anlattıklarım da 30 yıl öncesinin bireysel anıları... Lafı şuraya getireceğim. O zamanlardan beri Genç Oyuncular’ın tarihini, topluluğun kurucu üyelerinden Atila Alpöge’nin yazdığı söylenirdi. Ha çıktı, ha çıkacak derken; Genç Oyuncular’ın kuruluşunun ellinci yılına (nihayet) yetişti ve geçen yıl yayınlandı...

Genç Oyuncular’ın önemi ne diye sorarsanız, doğru bir amatör gençlik tiyatrosunun nasıl olması gerektiği konusunda olağanüstü bir örnek olay diye açıklayabilirim. İşlerini çok ciddiye alan, yaptıkları her şeye emeklerini ve yüreklerini katan bir topluluktu Genç Oyuncular. Tabii bir de çok yetenekli insanların yanyana gelmesi gibi bir ekstra olgu da var işin içinde. Adlarını tiyatro tarihimize yazdırmış bu oyuncular arasında ilk göze çarpanlar Genco Erkal, Arif Erkin, Mehmet Akan, Çetin İpekkaya ve Ergun Köknar’dı (aslında Genç Oyuncular bazı isimlerin öne çıkmasını önlemek için hep toplu anılmaktan hoşlanırlar). Atila Alpöge’nin kitabında topluluğun simyasını oluşturan unsurlar şöyle sıralanıyor: Ailevi kökenler/ Arkadaşlık bağları/ Tiyatro deneyimleri/ Dış dünyaya açıklık/ Kültürel eğitim/ (çoğunun okuduğu) Teknik Üniversite eğitimi/ Genç oluşları. Bunlara çevre koşullarının etkilerini de ekliyor: Kültürel duyarlılık/ Toplumsal duyarlılık/ 6-7 Eylül olayları/ Girişimci eğilim ve Politik ortam...

Kitapta Genç Oyuncular fikirinin nasıl doğduğu, Erdek Şenlikleri’nin nasıl topluluk tarafından hazırlandığı, bu süreç içinde nasıl tanındıkları, Muhsin Ertuğrul, Ahmet Kutsi Tecer, Haldun Taner gibi isimlerin onlara nasıl omuz verdiği anlatılıyor... Genç Oyuncular’ın Ionesco, Büchner, Achard gibi tiyatronun yenilikçi isimlerinin oyunları yanısıra, kendi kaynaklarımıza da eğilmesi o dönemde neredeyse bir devrim yaratmıştı. Ahmet Kutsi Tecer’in oyunundan başlayıp, ulusal kaynaklardan beslenen kendi oyunlarını yazmaya kadar götürmüşlerdi iş. Atila Alpöge ve Meehmet Akan kalemi ellerine alıp özgün eserler ortaya çıkarmışlardı. Vatandaş Oyunu, Tavtati Kütüpati, Keloğlan, Büyücü Oyunu, Çürük Elma, Akçagüler ile Karagülmez hep kendi ürettikleri ve oynadıkları oyunlar

Atila Alpöge kitabının adını Hayat Ağacında Tavus Kuşları koymuş. Nedeni de topluluğun amblemi. Bir halı motifi bu; iki yanında birer kuşun durduğu bir ağaç... Bir dönemin ünlü karikatüristi Yalçın Çetin’in yorumuyla bu motif bir ambleme dönüşmüş. Ağacı “hayat ağacı”, kuşları da “tavus” olarak yorumlamışlar. Daha sonra bu motifin dünyanın dört bir köşesinde karşımıza çıktığını hayretle öğrenmişler. Genç Oyuncuların namına uygun bir öykü yani...

Genç Oyuncular’ın ellinci yılına adanmış bu kitap bıraktığı ilk izlenimin tersine (önce bir tez gibi geliyor ele) çok akıcı bir üslup taşıyor. Olayları ve insanları büyük bir keyifle anlatıyor. Bir roman gibi okudum, elli yılın öyküsünü Genç Oyuncularla birlikte yaşamış kadar oldum.. Kitabın özellikle tiyatro yapmak isteyen genç insanlara çok yararlı olacağını düşünüyorum... Tam elli yıl önce bugün bile geçerli olacak kadar genç bir tiyatro nasıl yapılmıştı diye düşünmeli...Tiyatronun eskimiş bir sanat olduğunu zannedenlerin ise, kitabı okuyunca alacakları epeyi ders olaacağını düşünüyorum...

Kutu:
ERDEK’TE TAVTATİ KÜTÜPATİ

1959 yılında yapılan İkinci Erdek Şenliği’nde Genç Oyuncular’ın oynadığı oyunların biri de Atila Alpöge’nin yazdığı Tavtati Kütüpati’ydi. O günlerin Dost dergisinde Adnan Ardağı şöyle yazıyordu:

“Geceler yağmuru unuttu. Maşatlıktaki tiyatro dolu. Yaşlı bir kadın, ‘Mâbede gelir gibi koşa koşa geliyoruz tiyatroya’ demez mi? Yıldızlı göğü sevdim. Bir ılıklık aktı içimden. Arkasında yığılı insanların mutlu yüzlerine tek tek baktım, hepsi aynı şeyi söyler gibiydiler... Almanya’yı hatırladım. Denizim yükseldi. Ama ne idi Tavtati Kütüpati? Elimdeki açıklamalı basılı kağıtlara ve oyuncular tarafından basılmış kitaba göz gezdirdim: ‘Kişilerin ve dolayısiyle oyunun adı Karagöz’den alınmıştır.Tavtati Kütüpati, Karagöz oyunlarında- her sorulana Tavtati Kütüpati diye cevap veren, başka bir söz bilmeyen bir Beberuhî suretidir; bir şey ifade etmekten çok tatlı ve şirin bir hava yaratır; özelliği bu hoş ve gülünç etkisindedir.”

Foto:

Erdek Şenliği’nde Genç Oyuncular’ın sahnelediği Ayyar Hamza

Hiç yorum yok: