1 Nisan 2015 Çarşamba







BUGÜN 1 NİSAN!

Bugün 1 Nisan. Uydurma haberlerin, birbirini aptal yerine koymaya çalışan şakaların günü. Peki bugünün tarihini biliyor muyuz? Nedir aslı astarı bu 1 nisan olayının?

1 Nisan Osmanlı’da yok... Aynı yılbaşı adeti gibi, Cumhuriyet sonrası ithal edilmiş. Batıya yaklaştıkça tanıştığımız “önemli gün”lerden biri. Bu nedenle tarihini Batıda arayacağız.

1 Nisan tarihinin bugünkü anlamını ne zaman ve nasıl kazandığı konusundaki rivayet muhtelif... Eski Romalılar döneminden gelen bir söylentiye göre, Ceres’in (Yunanlıların bereket tanrıçası Demeter’in Latince karşılığı) kızı Proserpina’nın (o da Yunanlılar’ın ölüler ülkesi tanrıçası Persephone’si karşılığı) kaçırıldığı 1 Nisan’da duyulmuş ve hemen ardından yalanlanmış. Burada dikkat edilirse ölüm ve bereket temaları önde. Yani bir çeşit bahar başlangıcı söz konusu... Benzeri ölüp dirilme ritüellerinin doğudan batıya değişik kültürlerde bulunduğunu biliyoruz. Hıristiyanlık döneminde bir çok gelenek gibi bu da unutulmaya yüz tutmuş...

Eski takvimde yılbaşı günü

Öte yandan, on altıncı yüzyıla kadar Avrupa’da kullanılan Jülyen takviminin yılbaşı günü 1 Nisan’dı. Doğal olarak insanlar yeni yılın başlangıcında birbirlerine hediyeler veriyorlardı. 1564 yılında Fransa Kralı Dokuzuncu Charles, (bugün bizim de kullandığımız) Gregoryen takvimini yürürlüğe koydu. Böylece yılbaşı artık 1 Ocak’ta kutlanmaya başlanacaktı. Emir büyük yerden gelmişti ama, insanların eski alışıkanlıklarını değiştirmeleri o kadar kolay değildi. 1 Nisan’ı hâlâ yeni yılın başlangıcı sananları kandırmak amacıyla onlara şaka hediyeler verilmesi, herhalde günün yeni anlamını kazanmasının da ilk adımı olmuştu. Fransa’dan sonra bu takvim değişikliği İtalya, Portekiz, İspanya ve Almanya’da da uygulanmaya başlandı, böylece 1 Nisan’a yüklenen yeni anlam da hızla yayıldı. Bu gelenek batı kültüründe bugün aptallar günü olarak anılıyor (April Fools’ Day).

Fransa’nın 1 Nisan literatürüne kattığı bir kavram da “nisan balığı”dır (poisson d’avril). Bu kağıttan bir balık resminin, şakalanacak kişinin arkasına çaktırmadan takılması ile gerçekleşiyordu. Giderek bu şaka tavsadı, ama 1 nisan şakalarının adı “nisan balığı” olarak kaldı. Balığın bu hikayeye nasıl katıldığı konusunda ise birçok rivayet var. Bir kere Nisan ayında güneş balık burcundan çıkıyormuş. Öte yandan, Avrupa’da balık mevsiminin 1 Nisanda açıldığı, balıkların da yakalanmak bir yana balıkçıları sık sık aldattıkları, ismin buradan geldiği de bir diğer görüş. Başka bir rivayet de tarihsel bir olaydan kaynaklanıyor. On üçüncü Louis döneminde, Lorraine Dükü Dokuzuncu Charles, Nancy Şatosunda hapis yatmaktayken, 1 Nisan günü kaçmayı başarıyor ve Meurthe nehrini yüzerek geçiyor. Bunun üzerine Lorraine’liler, “Size saklayınız diye bir balık verdik, fakat balığımız sizi aldattı ve kaçtı,” diyorlar.  Balık ve aldatma ilişkisi belki de buradan doğuyor. Balığın bir çok kültürde en aptal canlı olarak görülmesinin de bir payı vardır sanırım.

Türkiye aydınları ve nisan balığı

Fransız kültürünün yaygın olduğu Türkiye Cumhuriyetinin ilk dönem aydınları arasında da “nisan balığı” deyimi sıkça kullanılırdı. Tabii bunu Fransızca söylemek gerekiyordu. Birgün önceden birbirlerini “yarın puvassan davril yememeye bakın,” diye uyarırlardı mesela... Fikret Adil de 1955 yılında 1 Nisan’la ilgili yazdığı bir makalede, “doğrusu nisan ayında uskumrular da nefistir,” diye ulusal bir katkı sağlar konumuza!

1 Nisan’la ilgili, biraz acı ama oldukça ilginç iki anı da ressam Elif Naci’ye ait. Şöyle anlatıyor Anılardan Damlalar kitabında:
“Ben poison d’Avril’i sevmem, iki nedeni vardır bunun. 1944 yılı nisanının birinci günü Hazım Körmükçü öldü, 1948 yılının nisanının ilk gününde de akademi [Fındıklı’daki Güzel Sanatlar Akademisi] yandı. Hazım’ın ölümünü haber aldığımız gün, bu inanılmayacak haberin doğru olup olmadığını anlamak için Şehir tiyatrosuna telefon etmiştim. İ. Galip Arcan telefonda, “önce biz de nisan balığı sanmıştık, ama ne yazık ki haber doğru,” demişti. Dört yıl sonra yine böyle bir nisan günü akşamı, Bedri Rahmi’nin Balyoz Sokağı’ndaki atölyesindeydik. Birkaç sanatçı oturup keyfediyorduk. Aşık Veysel’i ilk tanıdığım geceydi. Aşığın sazını dinlerken, atölyenin kapısı şiddetle açıldı ve içeri giren bir hanımefendi “Akademi yanıyor” dedi. Yine inanmak istemeyenler nisan balığı dediler. Ama bu kadar kötü ve acımasız şakayı yapacak insan değildi haberi getiren Adalet Cimcoz’du.”

İletişimin güçlü olmadığı dönemlerde yaygın bir gelenek olarak varlığını sürdüren 1 Nisan, özellikle yirminci yüzyılın iki dünya savaşı geçirmesi ve ardından haberleşme araçlarının gelişmesi ile eski etkisini yitirdi. Ama bu kez radyo ve televizyonlar, 1 Nisan şakası yapmak için yeni araçlar olarak kullanılmaya başlandı. Nisan başında insanların aptallığa yatkın bir mayası olduğunu hatırlatan bu şaka günü etkisini sürdürüyor.


KUTU

1 Nisan şakalarından seçmeler

1950’lerde Hollanda televizyonu Pisa Kulesi’nin yıkıldığını gösterdi.

1957 BBC televiyon programı Panorama, İsveç’te ağaçlarda yetiştirilen spagettinin nasıl hasat edildiğini gösterdi. BBC’yi arayan bir çok seyirci bu ağacın fidanlarını nereden alabileceklerini sordu.

1962’de İsveç’te sadece bir tek siyah beyaz televizyon kanalı vardı. Bu kanalın teknik danışmanı Kjell Stensson haberlere çıkarak, televizyonları renkli hale getirmenin çok ucuz ve kolay bir yöntemi olduğunu açıkladı. Uzmanın bizzat uygulayarak gösterdiği bu yöntem, televizyon ekranına bir naylon çorabın geçirilmesinden ibaretti. Bu işlemden itibaren seyircilerin beğendikleri televizyon programını renkli olarak izleyebilecekleri açıkladı. Binlerce İsveçli, naylon çoraplarını renkli televizyon elde etmek için parçaladı.

1987’de (içki üretme ve satma tekelinin devlet elinde olduğu) Norveç’te, Bergens Tidende gazetesi, 10.000 litre yasadışı şarabın piyasaya sürülmek üzereyken yakalandığını, bu şarapların kurumun ana bürosundan halka bedava dağıtılacağını yazdı. 1 Nisan sabahı 200’ü aşkın insan ellerinde şişeler ve damacanalarla şarap kuyruğuna girmişlerdi.

1998 yılında Burger King, USA Today gazetesine verdiği bir ilanda, menülerinde bundan böyle, ABD’de sayısı 32 milyonu bulan solaklar için özel olarak dizayn edilmiş büyük boy hamburgerler (Left-Handed Whooper) yer alacağını duyuruyordu.


2005 yılında NASA’nın resmi sitesinde, Mars’ta su bulunduğunu gösteren bazı resimler yayınlandı. Resimlerde görülen su aslında Mars Candy Bar’daki bir bardak suyun fotoğrafıydı.

Hiç yorum yok: