BUGÜN 1 NİSAN!
Bugün 1 Nisan. Uydurma
haberlerin, birbirini aptal yerine koymaya çalışan şakaların günü. Peki bugünün
tarihini biliyor muyuz? Nedir aslı astarı bu 1 nisan olayının?
1
Nisan Osmanlı’da yok... Aynı yılbaşı adeti gibi, Cumhuriyet sonrası ithal
edilmiş. Batıya yaklaştıkça tanıştığımız “önemli gün”lerden biri. Bu nedenle
tarihini Batıda arayacağız.
1
Nisan tarihinin bugünkü anlamını ne zaman ve nasıl kazandığı konusundaki
rivayet muhtelif... Eski Romalılar döneminden gelen bir söylentiye göre,
Ceres’in (Yunanlıların bereket tanrıçası Demeter’in Latince karşılığı) kızı
Proserpina’nın (o da Yunanlılar’ın ölüler ülkesi tanrıçası Persephone’si
karşılığı) kaçırıldığı 1 Nisan’da duyulmuş ve hemen ardından yalanlanmış.
Burada dikkat edilirse ölüm ve bereket temaları önde. Yani bir çeşit bahar
başlangıcı söz konusu... Benzeri ölüp dirilme ritüellerinin doğudan batıya
değişik kültürlerde bulunduğunu biliyoruz. Hıristiyanlık döneminde bir çok
gelenek gibi bu da unutulmaya yüz tutmuş...
Eski takvimde yılbaşı günü
Öte
yandan, on altıncı yüzyıla kadar Avrupa’da kullanılan Jülyen takviminin yılbaşı
günü 1 Nisan’dı. Doğal olarak insanlar yeni yılın başlangıcında birbirlerine
hediyeler veriyorlardı. 1564 yılında Fransa Kralı Dokuzuncu Charles, (bugün
bizim de kullandığımız) Gregoryen takvimini yürürlüğe koydu. Böylece yılbaşı
artık 1 Ocak’ta kutlanmaya başlanacaktı. Emir büyük yerden gelmişti ama,
insanların eski alışıkanlıklarını değiştirmeleri o kadar kolay değildi. 1
Nisan’ı hâlâ yeni yılın başlangıcı sananları kandırmak amacıyla onlara şaka
hediyeler verilmesi, herhalde günün yeni anlamını kazanmasının da ilk adımı
olmuştu. Fransa’dan sonra bu takvim değişikliği İtalya, Portekiz, İspanya ve
Almanya’da da uygulanmaya başlandı, böylece 1 Nisan’a yüklenen yeni anlam da
hızla yayıldı. Bu gelenek batı kültüründe bugün aptallar günü olarak anılıyor
(April Fools’ Day).
Fransa’nın
1 Nisan literatürüne kattığı bir kavram da “nisan balığı”dır (poisson d’avril).
Bu kağıttan bir balık resminin, şakalanacak kişinin arkasına çaktırmadan
takılması ile gerçekleşiyordu. Giderek bu şaka tavsadı, ama 1 nisan şakalarının
adı “nisan balığı” olarak kaldı. Balığın bu hikayeye nasıl katıldığı konusunda
ise birçok rivayet var. Bir kere Nisan ayında güneş balık burcundan çıkıyormuş.
Öte yandan, Avrupa’da balık mevsiminin 1 Nisanda açıldığı, balıkların da
yakalanmak bir yana balıkçıları sık sık aldattıkları, ismin buradan geldiği de
bir diğer görüş. Başka bir rivayet de tarihsel bir olaydan kaynaklanıyor. On
üçüncü Louis döneminde, Lorraine Dükü Dokuzuncu Charles, Nancy Şatosunda hapis
yatmaktayken, 1 Nisan günü kaçmayı başarıyor ve Meurthe nehrini yüzerek
geçiyor. Bunun üzerine Lorraine’liler, “Size saklayınız diye bir balık verdik,
fakat balığımız sizi aldattı ve kaçtı,” diyorlar. Balık ve aldatma ilişkisi belki de buradan
doğuyor. Balığın bir çok kültürde en aptal canlı olarak görülmesinin de bir
payı vardır sanırım.
Türkiye aydınları ve nisan
balığı
Fransız
kültürünün yaygın olduğu Türkiye Cumhuriyetinin ilk dönem aydınları arasında da
“nisan balığı” deyimi sıkça kullanılırdı. Tabii bunu Fransızca söylemek
gerekiyordu. Birgün önceden birbirlerini “yarın puvassan davril yememeye
bakın,” diye uyarırlardı mesela... Fikret Adil de 1955 yılında 1 Nisan’la
ilgili yazdığı bir makalede, “doğrusu nisan ayında uskumrular da nefistir,”
diye ulusal bir katkı sağlar konumuza!
1
Nisan’la ilgili, biraz acı ama oldukça ilginç iki anı da ressam Elif Naci’ye
ait. Şöyle anlatıyor Anılardan Damlalar
kitabında:
“Ben
poison d’Avril’i sevmem, iki nedeni vardır bunun. 1944 yılı nisanının birinci
günü Hazım Körmükçü öldü, 1948 yılının nisanının ilk gününde de akademi
[Fındıklı’daki Güzel Sanatlar Akademisi] yandı. Hazım’ın ölümünü haber
aldığımız gün, bu inanılmayacak haberin doğru olup olmadığını anlamak için
Şehir tiyatrosuna telefon etmiştim. İ. Galip Arcan telefonda, “önce biz de
nisan balığı sanmıştık, ama ne yazık ki haber doğru,” demişti. Dört yıl sonra
yine böyle bir nisan günü akşamı, Bedri Rahmi’nin Balyoz Sokağı’ndaki atölyesindeydik.
Birkaç sanatçı oturup keyfediyorduk. Aşık Veysel’i ilk tanıdığım geceydi.
Aşığın sazını dinlerken, atölyenin kapısı şiddetle açıldı ve içeri giren bir
hanımefendi “Akademi yanıyor” dedi. Yine inanmak istemeyenler nisan balığı
dediler. Ama bu kadar kötü ve acımasız şakayı yapacak insan değildi haberi
getiren Adalet Cimcoz’du.”
İletişimin
güçlü olmadığı dönemlerde yaygın bir gelenek olarak varlığını sürdüren 1 Nisan,
özellikle yirminci yüzyılın iki dünya savaşı geçirmesi ve ardından haberleşme
araçlarının gelişmesi ile eski etkisini yitirdi. Ama bu kez radyo ve
televizyonlar, 1 Nisan şakası yapmak için yeni araçlar olarak kullanılmaya
başlandı. Nisan başında insanların aptallığa yatkın bir mayası olduğunu
hatırlatan bu şaka günü etkisini sürdürüyor.
KUTU
1 Nisan şakalarından
seçmeler
1950’lerde
Hollanda televizyonu Pisa Kulesi’nin yıkıldığını gösterdi.
1957
BBC televiyon programı Panorama, İsveç’te ağaçlarda yetiştirilen spagettinin
nasıl hasat edildiğini gösterdi. BBC’yi arayan bir çok seyirci bu ağacın
fidanlarını nereden alabileceklerini sordu.
1962’de
İsveç’te sadece bir tek siyah beyaz televizyon kanalı vardı. Bu kanalın teknik
danışmanı Kjell Stensson haberlere çıkarak, televizyonları renkli hale
getirmenin çok ucuz ve kolay bir yöntemi olduğunu açıkladı. Uzmanın bizzat
uygulayarak gösterdiği bu yöntem, televizyon ekranına bir naylon çorabın
geçirilmesinden ibaretti. Bu işlemden itibaren seyircilerin beğendikleri
televizyon programını renkli olarak izleyebilecekleri açıkladı. Binlerce İsveçli,
naylon çoraplarını renkli televizyon elde etmek için parçaladı.
1987’de
(içki üretme ve satma tekelinin devlet elinde olduğu) Norveç’te, Bergens
Tidende gazetesi, 10.000 litre yasadışı şarabın piyasaya sürülmek üzereyken
yakalandığını, bu şarapların kurumun ana bürosundan halka bedava dağıtılacağını
yazdı. 1 Nisan sabahı 200’ü aşkın insan ellerinde şişeler ve damacanalarla
şarap kuyruğuna girmişlerdi.
1998
yılında Burger King, USA Today gazetesine verdiği bir ilanda, menülerinde
bundan böyle, ABD’de sayısı 32 milyonu bulan solaklar için özel olarak dizayn
edilmiş büyük boy hamburgerler (Left-Handed Whooper) yer alacağını duyuruyordu.
2005
yılında NASA’nın resmi sitesinde, Mars’ta su bulunduğunu gösteren bazı resimler
yayınlandı. Resimlerde görülen su aslında Mars Candy Bar’daki bir bardak suyun
fotoğrafıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder