7 Temmuz 2009 Salı

MÜZİK YAZILARI


SEMA. EFSANELERİ GÜNCELLEŞTİREN ŞARKICI
Sema yine yapmış yapacağını. Yine eski defterleri karıştırmış. Yine dünü bugünde yeniden yaratmış. Efsaneleri güncelleştirmiş. “Ekho 2- Efsane Hanımlar” albümü piyasada...

Sema’nın geçen yüzyılın başlarındaki kadın şarkıcılara olan tutkusu belli ki tüm hızıyla sürüyor. Yeni albümü yine o dönemin şarkılarıyla dopdolu. Söze bir teşekkürle başlıyor Sema albüm kitapçığında: “Teşekkürler sevgili Suzan Lütfullah, sevgili Seyyan Hanım, sevgili Mürşide Hanım, sevgili Şamran Hanım, sevgili Denizkızı Eftalya...”

Bu efsane kadınlar arasından biri oldukça öne çıkıyor. Albümde yanılmıyorsan tam yedi şarkısı bulunan Suzan Lütfullah... Gözler Sözler, İstanbul Hatırası, Seven Kalp Böyle Yanar. Memleketim, Rita Tango, Bir Martı Gibi, Çingene ve Vatan Hatırası. Suzan Lütfullah bilineceği gibi Gülriz Sururi’nin annesi ve Türkiye’nin batı standartlarında şarkı söyleyen ilk Türk primadonnası... Muhlis Sabahattin Ezgi’nin kurduğu Süreyya Opereti’nde Ayşe, Telefoncu Kız, Gül Hanım gibi operetlerde ün yapmıştır. Pek bilinmeyen yanı başarılı bir plak kariyeri de olduğudur. Eşi Lütfullah Sururi ile birlikte Almanya Hannover’deki Polydor Stüdyolarında, bir dizi plak doldurmuşlardır. Bunların bazılarında karı koca düet yapmışlar (Bir Buse ve Gel Öpüşelim gibi), diğerlerinde ise Suzan Lütfullah çoğu Sema’nın albümünde yer alan şarkıları okumuştur. Bu plakların müzik direktörlüğünü ise o dönemin ünlü orkestra şefi ( ve yine Süreyya Operası’ndan tanıdığımız) Karlo Kapoçelli yapmıştır. Şarkılar genel olarak o dönemin popüler Avrupa şarkılarından aranje edilmiştir. Yani Türkçe sözlü hafif batı müziğinin ilk adımları daha o yıllarda atılmıştır. Kapoçelli İtalyan kökenlerinden gelen bir güdü ile olsa gerek, İtalyan bestecilere öncelik vermiş. Manicinetti, Maritiotti, Kalman plak etiketlerinden okunabilen imzalar...

Suzan Lütfullah’ı çok genç yaşta, henüz 23’ünü sürerken ihmalkâr bir doktorun hatası sonucu safra kesesi iltihabının kana karışması yüzünden kaybetmiştik. Bu nedenle söz konusu plaklardaki sesler, ondan bize kalabilen çok az onının en önemli parçaları belki de.... Sema, Suzan Lütfullah’a olan bu tutkulu ilgisini daha önce “Seven Kalp Böyle Yanar” müzikli oyununda ve “Efsane Hanımlar” başlığı altında verdiği konserlerde de göstermişti. Şimdi bu tutkuyu kalıcı bir hale getiriyor.

Albümde şarkıları kullanılan diğer efsane kadınlar arasında tango tarihimizin gelmiş geçmiş en güçlü kadın sesi olan Seyyan Hanım, ilk radyo şarkıcılarından (daha sonra kocası izin vermeyince Meziyyet adını kullanan) Mürşide Hanım, kanto tarihimizin tartışılmaz erken dönem starlarından Şamran Hanım ve adı bile bir masal havası taşıyan Denizkızı Eftalya var. Herbiri için hâlâ niçin birer kitap yapılmadığının cevabını vermek ise pek kolay değil...

Sema’nın albümünde yer alan şarkıların sözleri de doğal olarak söz konusu şarkıcıların dönemini yansıtıyor. Daldan dala atlayan çalıkuşu edalı kızlar/ Gardenbar’da cebinden para sızdırılan taşralı mirasyediler/ Çapkın erkeklerin peşinden koşan çingeneler/ Kağıthane’de fistanını beline dolayan yosmalar/ Dünyayı gezmek için hızla sürülen otomobiller, şarkılarda fink atıyor... Tabii bol bol aşık olunuyor, uzaklarda bir keman çalıyor, bulutlar yine her akşam toplanıyor ve ruhlar derin bir kedere gark oluyor...

Dünden gelenlere ne eklemiş Sema? Bence çok şey... Bir kere şarkıların geçmişte kalmasını önlemiş. Taşplak kayıtları her ne kadar bir ölçüde CD’lere aktarldıysa da, bunlar bile ancak sınırlı bir meraklı kitlesinin ilgisini çekiebiliyor. “Ekho 2” albümü bu şarkıları, yeni kuşakların da dinleyebileceği bir teknik kaliteye ulaştırmış. Ama sadece bir “taşıma”, bir “aynen icra” değil yapılan. Sema daha önceki albümde olduğu gibi, hem dünü korumuş, hem de çağdaş yorumcu tavrını elden bırakmamış. Bu nedenle yapılan iş, hem geçmişe bir saygı duruşunu içinde taşıyor, hem de bugünün müzik dinleyicisi ile temas kurma şansını içinde barındırıyor.

Sema elbette bu başarılı albümü tek başına kotarmamış. Tamam alkışların çoğu onun. Ama orkestrasyonları yapan Cumhur Bakışkan’ın ve plakta yer alan müzisyenlerin katkıları da çok önemli. Artık belli ki, Sema ve orkestra tam bir uyum içinde podyuma çıkıyorlar! Ha bir de, Sema’nın bu taşplak mirasıyla tanışmasını sağlayan ve albümün danışmanlığını yapan Cemal Ünlü kardeşimizi de unutmamak gerekli... “Seven Kalp Böyle Yanar” oyununda başlayan bu omuzdaşlığın aynı sıcaklıkta sürdüğü görülüyor...

Bu albümün sonrası da gelecek galiba... Albümün kitapçığında şöyle yazıyor Sema: “Ben bu hanımlara meftunum... Bu benim için bir mutluluk... Beni böylesine etkiledikleri, beni böylesine yüreklendirdikleri, beni böylesine donanımlı kıldıkları için... Ben onların ‘ekho’su olmaya devam edeceğim...” Dünü bugüne bu denli başarıyla taşıdıkça biz de seni dinlemeye devam edeceğiz Sema. İçimizde yeni yankılar yaratmaya devam et...