22 Ağustos 2014 Cuma

KİM BU LEWIS ADLI ADAM?
Birkaç ay once Kanada’nın Light in the Attic adlı plak şirketi yeni bir album yayınladı. Yeni dediğime bakmayın bu firma “yeniden baskı”larıyla (reissue)
tanınır aslında. Bu album de; yani eski bir albüm. Adı L’Amour, şarkıcının adı ise Lewis. Albümü tanıtan basın bülteni şöyle başlıyor: “1983 yılında Lewis adlı bir adam R.A.W. adlı adı bilinmeyen bİr şirketten L’Amour adlı bir album yayınladı. Ve bütün bildiğimiz de bu…” Sonra albümde yer alan şarkılar ve atmosfer hakkında bilgi veriyor bülten. Biraz fısıltıyı andıran bir sesi var Lewis’in. Bu sesi Springsteen’nin Nebraska’sına, ya da Angelo Badalamenti’nin atmosferik soundtracklerine benzetmişler. Bana da Nick Drake’i hatırlattı. Piyano ve synthesizer ağırlıklı, zaman zaman gitarların da öne çıktığı adına uygun romantik bir album. Adına bakmayın tüm parçalar İngilizce.

Plağın bu yeniden basılış hikayesi de ilginç. Bir plak dükkanında koleksiyoncu Jon Murphy tarafından keşfediliyor ve elbette satın alınıyor. Önce internette digital olarak yayınlanıyor, ardından CD, en son da vinyl olarak basılıyor. Plağı buldukları dönemde internette Lewis ya da album hakkında tek satırlık bilgi yok. Plağın üzerindeki sınırlı veriler de daha öteye gitmelerini sağlıyamıyor. Kapaktaki fotoğrafçıyı buluyorlar ama, adamcağız yaptığı işin dışında bir bigiye sahip değil.

Ben de internetten albümü dinleyip almaya karar verdim. 180 gram bir plak olarak geldi. Keyifle dinledim. Derken Light in tha Attic firması Lewis’in ikinci bir plağı buldu ve digital olarak yayınladı: Romantic Times. CD’sini Ağustos sonunda, plağını ise Kasım’da yayınlayacaklar. Bu yeni plakta şarkıcının ismi uzuyor: Lewis Baloue. Ama yine adamdan hiç bir haber yok, iz yok… Ne yapsalar nafile!

Ve sonunda. Birkaç gün once Light in the Attic’in yeni basın bülteni: “Lewis Bulundu!” başlığıyla arzı endam etti. Plaklarda da yer alan ama bir türlü yerine oturtulamayan bir isim, Lewis’in gerçek adı çıktı: Randall Wulff. Bülten şöyle başlıyor: “Randall Wulff yaşıyor. Yaşıyor, nefes alıyor ve evinde, kız arkadaşı ve çocuklarıyla müziğini çalmayı sürdürüyor. İki buçuk yıldır tüm araştırmalarımıza ragmen Lewis’in izini bulamamıştık. Derken geçen hafta, Randall’ın eski bir arkadaşı bizimle temas kurdu ve Randy’i geçen yıl Kanada’da gördüğünü söyledi. Hemen ardından Jack Fleischer ve ben (şirketin sahibi Matt Sullivan) biletlerimizi alıp Kanada’ya doğru yola çıktık! 48 saatlik bir uğraştan sonra Lewis’in izini bulduk. Bir kafede kendisiyle buluştuğumuz Randall’in sakin ve cool bir görünümü vardı. Yaz güneşi altında klasik sarı saçları, beyaz elbiseleri,parlak beyaz tenis ayakkabıları ve bir ahşap bastonla oturuyordu. Bir altın çağ Hollywood aktörü gibi görünüyordu.”

Randy artık geçmiş günlerde kalan albümleriyle ilgilenmez görünmüş. Ona yanlarında getirdikleri L’Amour’un CD ve plağını vermişler elbette. Sadece hafif bir gülümsemeyle “hoş” demiş beyefendi ve eski günlerden birkaç anısını anlatmaya koyulmuş. “Ama bunlar çok geçmişte kaldı” diyerek sakinliğini korumuş adamcağız. Hadi ayıp olmasın diye birkaç albümü bu yeni yayıncıları için imzalamış. Para pulda gözü olmayan, eskiyle bağlarını oldukça kopartmış bulunan Randy kardeşimiz “Sizin için en iyi neyse o olsun” diye meseleyi ortada bırakmış. Mesele dediğim telif olayı elbette. Light in the Attic’in yöneticileri kataloglarındaki iki plağı (Randall aksini belirtmediği sürece) bir daha basmayacaklarını söylemişler. Galiba durumu da noktalamadan ayrılmak zorunda kalmışlar.

İşte Lewis’in ilginç öyküsü böyle. Şimdi müsaadenizle L’Amour’u bir kez daha pikapa koyuyor, Romantic Times’ı da dinlemek için de Kasım ayını bekliyorum.

https://www.youtube.com/playlist?list=PL9971FCFF3DB8E40F





Hiç yorum yok: